
Ebû Hureyre ‘’Radıyallahü anh’’ anlatıyor:
Annem müşrikken onu İslâma davet ediyordum. Bir gün yine onu İslâma davet ettim. Resûlullah hakkında uygunsuz şeyler söyledi. Bunun üzerine ağlayarak Peygamber ‘’sallallahü aleyhi ve sellem’’e gittim. Ve şöyle dedim:
“-Yâ Resûlullah, Annemi İslâma davet ediyorum. O ise inat ediyor. Bugün yine müslüman olmasını teklif ettim. Senin hakkında hoş olmayan sözler söyledi. Hidayete erdirmesi için Allaha düâ et.’’ dedi. Peygamberimiz de:
- “Biraz bekle oğlum’’ dedi. Bu sırda içerden su sesleri geliyordu. Biraz sonra annem inmiş başı örtülü bir halde kapıyı açtı ve:
-“Ya Ebâ Hüreyre Allahdan başka ilâh olmadığına ve Muhammed aleyhisselâmın O’nun kulu ve resûlü olduğuna şehâdet ederim.’’ dedi. Bende hemen geri dönerek durumu Peygamberimize haber verdim. Allaha hamd ederek:
-’’Hayırlı olsun’’ buyurdular.
ESKİCİYLE ZENGİN
Vaktiyle bir eskici varmış. Sabah akşam papuç yamar, neşe içinde imiş. Mutlulardan daha mutluymuş. Eskicinin bir de komşusu varmış. Zengin mi zengin fakat asık suratlının biriymiş.
Ne neşeliymiş ne de doğru dürüst uyku uyuyabilirmiş. Aklı fikri kazancındaymış. İki de bir gece kalkar altınlarını sayarmış. Zaman zaman da kendi kendine; şu işe bak, param var uykum yok, neden pazarda yiyecek satıyorlar da uyku satmıyorlar demiş.
Bir gün eskici komşusunu konağına çağırmış.
- Merak ettim doğrusu, yıllık kazancınız ne kadar?
Eskici gülmüş:
- Beyim, ben gün kazanır gün yerim yıllık hesaba aklım ermez.
- Peki günlük kazancın ne kadar?
- Gününe bakar kimi gün az kimi gün çok.
Zengin adam, adamın saflığına gülmüş:
- Dur demiş sana bir iyilik yapayım. Al şu yüz altını sakla, bayramlarda bozdur bozdur ye.
Eskici bu kadar parayı rüyasında bile görmemiş. Almış altınları evinin bir köşesine gömmüş, gömmüş ama yüreğini dünyanın bütün endişeleri sarıvermiş ikide bir gece kalkar, altınlar yerinde duruyor mu diye bakarmış. Gözü uyku tutmaz olmuş. Gayri neşe de kalmamış. Sonunda dayanamamış, altınları çıkarıp zengin adama geri götürmüş.
- “Al altınlarını arkadaş, ver uykumu” demiş
Peygamberygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- gözünü semâya kaldırınca şu duayı okurdu.
Gözünü semâya kaldırdığı zaman Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-:
يَا مُصَرِّفَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى طَاعَتِكَ
“Ey kalbleri çekip çeviren! Benim kalbimi Senin tâatın üzere sabit kıl.” derlerdi. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, no: 6707; krş. Nevevî, el-Ezkâr, 284)